2 Haziran 2009 Salı

fatih ve ayasofya...

Share

29 Mayıs Sabahı..İstanbul fethedildiği gün günlerden Cuma... Fatih Sultan Mehmet Ayasofyada Cuma Namazını kıldırarak hakimiyetini ilan edecek. Bütün ordu ardında. Ellerini kaldırıp tekbir alıyor. Herkes ulvi bir sesle tekbir alıp el bağlıyor. Birden selam veriyor. Sonra bir daha tekbir alıyor. Üçyüzbin kişi tekbir alıyor. Sonra yine selam veriyor. Tekrar tekbir alıp namazı kıldırıyor. Hocası Akşemseddin namazdan sonra talebesi sultanı azarlıyor;
-Yazıklar olsun sana! İstanbulu fethettim diye kibre kapılıp bir namazı bile üç tekbirle kıldırırsın...
Fatih gözleri yaşlı hocasına bakıp; -Hocam eğer bu sitemin olmasaydı asla söylemezdim. Birinci tekbirde aklıma bir şey girdi. Bu kilisenin yönü kıble tarafında değil. Selam verdim. Sonraki tekbirde yine evham geldi. Yine selam verdim. Üçüncü tekbiri alırken Kabe bütün ihtişamıyla önümde belirdi. Rahatlayıp namazı kıldrdım. dedi.
Akşemsettin de Fatih'e : -Ben de sen bunu anlatmasaydın asla anlatmazdım. Sen birinci tekbiri alınca eyvah buranın yönü kıbleye değil. Yetiş Allahım imdada dedim. Selam verince rahatladım. İkinci tekbirde yine Allaha yalvardım. Selam verince rahatladım. Sen üçüncü defa tekbir alırken Hızır Aleyhisselam geldi. Parmağını caminin duvarına sokup kıbleye çevirdi. Allah bize fethi müyesser eyledi. Buyurdu. İşte Ayasofyada insanların duvarda görüp de çeşitli anlamlar yükledikleri, Hristiyanların kendilerine mal etmeye çalıştıkları deliğin sırrı budur.

Fatihin Ayasofya Kitabesi (Vasiyet) "Kim Ayasofyayı Cami olmaktan çıkarıp başka bir şekle koyarsa; Önce Peygamberin ve Ashabının, Ondan sonra Tabiinin, Tebau Tabiinin, Sonra Bana kadar gelen tüm ecdadımızın, hulasa benim ve benden sonra gelen bütün nesillerin laneti onların üzerine olsun"

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...